Dina’nın ölümüyle ilgili davada ‘ırkçılık’ tartışması

admin

Filyos Çayı’nın Yeşilköy mevkisinde geçen yıl 26 Mart’ta Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın cansız bedeni bulundu. Şüpheli ölüm ile ilgili soruşturma başlatıldı. Güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen ekipler, Dina’nın ana yolda bir otomobilden inip, koşarak çalılıklara gittiğini, bir süre sonra araca döndüğünü, ardından otomobilin de çalılığa ilerlediğini tespit etti.

Cesedinde morluklar bulunan Dina’nın para karşılığı cinsel ilişki talebi içeren mesajlar aldığı, annesine Karabük’ten gitmek istediğini söylediğine dair ses kayıtları da ortaya çıktı. Soruşturma kapsamında 3’ü Gabon uyruklu, 8 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 5’i savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.

Mahkemeye sevk edilen şüphelilerden İ.Ç. ile S.Ç. adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı, 3 kez gözaltına alınıp, salıverilen Dina’nın son olarak bindiği otomobilin sürücüsü Dursun Acar ise 4’üncüsünde tutuklandı. Dina’nın cenazesi de İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınarak Gabon’a götürülerek defnedildi.

Olaya ilişkin yürütülen soruşturmanın ardından iddianame hazırlandı. İddianamede, Dursun Acar hakkında ‘kendini savunamayacak durumda olan kişiyi suçu gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve ‘cinsel istismara teşebbüs’ suçundan 15 yıla kadar hapis istendi.

DİNA’NIN AİLESİ, KIZLARININ FOTOĞRAFI OLAN TİŞÖRTLE İFADE VERDİ

Karabük Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2’nci duruşmaya tutuklu sanık Dursun Acar SEGBİS ile katılırken, Dina’nın anne ve babası ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Anne ve baba kızlarının fotoğrafı olan ‘Dina için adalet’ yazan tişörtler giyerek ifade verdi. Baba Guy Serge Ibouanga, “Öğrenci olarak bulunduğu Karabük’te cinayete kurban gitti. Gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Olayın evde başladığını düşünüyoruz. Dina’nın neden evden çıktığına dair makul bir gerekçe göremiyoruz. Onu tehdit ettiklerini biliyorum. Şikayetçiyim” dedi.

APARTMANIN BODRUMUNDA ALIKONULDUĞU İDDİASI

Kızının öldüğü akşam telefonla görüştüklerini söyleyen anne Jessica Sandra Makemba Panga, Dina’nın dışarı çıkmadan önce bir apartmanın bodrumunda alıkonulduğunu iddia etti. Panga, “Biz konuşmaya çalışırken bir arkadaşı tarafından 2 kez rahatsız edildi, konuşmamız bölündü. Ölümünü öğrenene kadar bir daha haber alamadım. Kızımın sesi o gün mutlu geliyordu. Bana olumsuzluktan bahsetmemişti. Arkadaşlarının Dina’nın sürekli telefonla uğraştığını söylemeleri bana tuhaf geliyor. Çünkü biz konuştuktan sonra bir daha çevrimiçi olmadı. Eski telefonunu arkadaşına gönderecekti. Yanlış adrese gitmiş, geri almak isteyince de orada çalışanlar kendileriyle ilişkiye girmesini şart koşmuşlar. Karabük’te rahat hissetmediği için Sakarya’ya gitmek istedi. Biz onu açık görüşlü olarak yetiştirmiştik. İnsan ayrımı yapmazdı. Herkesi kucaklayan bir yapısı vardı. Gabon’da burs alabilecekken o Türkiye’de eğitim almayı seçti. Kızımı bir daha göremeyeceğim. Gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyorum. Apartmanın bodrumunda yaşananların önemli olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

‘DİNA’NIN VÜCUT İZİ İLE SAÇI BULUNUYOR, AMA DNA YAPILMAMIŞ’

Ailenin avukatlarından Büşra Altunoluk da soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini ve sanık Dursun Acar olaya dahil olmadan önce Dina’nın bir apartmanın bodrum katında alıkonulduğunu belirterek şunları söyledi:

“İfadelerdeki çeviri hataları çelişkiler doğuruyor. Biz de kaygı duyuyoruz. Mahkeme, her ne kadar Dina’nın sanığın aracına binmesiyle başlasa da aslında apartmanın bodrumunda alıkoyulmasıyla başlayan bir süreç var. Bodrum katında Dina’nın vücut izi ile saçı bulunuyor ama DNA testi bile yapılmamış. Sanık Dursun olaya ne zaman dahil olmuştur, mahkeme bunu da açıklığa kavuşturmak zorundadır. Bodrum katında ve Filyos Çayı’nda keşif yapılsın.”

MAHKEME BAŞKANI: TÜRKİYE’DE IRKÇILIK YOKTUR

Dina’nın aile avukatlarından Gülyeter Aktepe de “Dina Türkiye’de ırkçılığa maruz kaldığını söylüyor. Bu hususta beyanları var. Dina ten rengi yüzünden ayrımcılığa maruz kaldığını söylüyor. Bu durum yazışmalarında bilirkişi raporuyla da belirtiliyor” diye konuştu. Mahkeme başkanı ise davacı avukatlarına hitaben, “Türkiye’de ırkçılık olsa 10 bin yabancı öğrenci olmaz. Özel bir ırkçılık, kişiye yönelik bir şey yok. Irkçılık olsa o kadar öğrenci gelmez. Türkiye’de ırkçılık yoktur” dedi.

SANIK: FOTOĞRAFLARIMI GÖRÜP, ‘SAPIK’ DİYE DÖVDÜLER

SEGBİS ile cezaevinden duruşmaya katılan tutuklu sanık Dursun Acar ise “Dina’ya Allah’tan rahmet, ailesine baş sağlığı diliyorum. Beni cezaevinde sapık olarak gördüler. Karabük’teki cezaevinde darbedildim. Benim televizyonda, gazetede fotoğraflarım var. Fotoğraflarımı görüp ‘sapık’ deyip dövdüler. Hastaneye gittiğimde ‘sen ölmedin mi?’ deyip üstüme yürüyorlar. İşlemediğim bir suç yüzünden mağdurum. Ben suçum olmadan sapık, tacizci oldum. Tanımadığım bir insanı öldürmekle suçlanıyorum. Ben bunları hak etmedim” diyerek kendini savundu.

AVUKATI TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ

Sanık Acar’ın avukatı Yusuf Çolak Dina’nın annesine kızının göz bozukluğu olup olmadığını sordu. Anne Panga ise 3 numaradan büyük miyop hastalığı olduğunu söyledi. Avukat Çolak, müvekkilinin tutuklu olmasını gerektirecek bir delil olmadığını ifade ederek, “Şüpheden uzak kesin bir delil yoktur. Dina olay gecesi gözlük takmıyordu. O karanlıkta Filyos Çayı’nda kayıp düşme hususu da hiç değerlendirilmiyor. Dosyanın uzayacağı aşikardır. Müvekkilim hukuka aykırı şekilde tutukludur. Tahliyesini talep ederiz” diye konuştu. Avukat Çolak ayrıca, müvekkilinin her yerde ‘sapık’ olarak görüldüğünü ifade ederek, “Hastaneye bile gidemiyor. Sağlık hizmetlerine erişemiyor. Cezaevinde de baskı görüyor” dedi.

MAHKEME, APARTMANDA KEŞİF TALEBİNİ REDDETTİ

Dina’nın son görüldüğü apartmandaki keşif talebini reddeden mahkeme heyeti, Filyos Çayı’nda hava şartlarının benzer görüleceği bir tarihte, önceden belirtilerek keşif yapılmasını kararlaştırdı. Oy çokluğuyla sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Karardan önce söz almak isteyen ancak söz verilmeyen Dina’nın avukatları ile mahkeme heyeti arasında ‘usulsüzlük’ iddiasıyla da tartışma yaşandı. 

‘BU DAVALARI SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Gabon uyruklu Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın ölümüne ilişkin süren davayı ‘Dina için Feministler’ adıyla bir araya gelen grup da takip etti. Duruşma çıkışında grup adına açıklama yapan Firdevs Hoşer, “Mahkeme heyeti, sanık avukatlarıyla son derece dayanışma içindeydi. Sürekli avukat arkadaşlarımızı susturmaya çalıştılar. Bu davayı başından beri takip eden bir kadın olarak hep bununla karşılaşıyorum. O yüzden diyoruz ki erkek şiddeti, politiktir. Bunun karşısında yapılan savunma politiktir. Buralarda olmaktan ve bu davaları savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ayrıca Dina’ya sözümüz var. En başında dedik ki bu dava feministlere emanet. Mahkeme heyeti ve sanığın avukatları, bu ülkede ‘Irkçılık yok’ dedi. Hayır, bu ülkede ırkçılık var” dedi.

‘GÖÇMEN KADINLARIN ÖLÜMLERİNİN ARDINDA ERKEK ŞİDDETİ VAR’

Aukat Gülyeter Aktepe de “Bizler sürecin başından beridir şüpheli kadın ölümleri politiktir diyoruz. Göçmen kadınlarının şüpheli ölümlerinin ardında erkek şiddet var diyoruz. Göçmen kadınların ölümlerinin etkin soruşturulmadığının ve kavuşturulma sürecinin etkin yürütülmediğini düşünüyoruz. Türkiye’nin her yerinden bu davayı takip etmeye gelen kadınlar olarak öncelikle intihar süsü verilmeye çalışılan, intihar perdesi ardına gizlenmeye çalışılan kadın cinayetlerinin ve intihar perdesi ardında gizlenen erkek şiddetinin peşinde olduğumuzu vurguluyoruz” diye konuştu.

‘ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ’

Soruşturmanın gizli yürütüldüğünü, talepleri doğrultusunda işlem yapılıp yapılmadığını bile göremediklerini belirten Aktepe, şunları söyledi:

“Dosyada etkin soruşturma yürütülmediğini ispatlayan bir iddianame yazıldı. Bu iddianame, doğrultusunda bir dava açıldı. Bu davanın akabinde de takipsizlik kararı verildi. Buna itiraz ettik. Dosyadaki tek şüphelinin Dursun Acar olmadığının farkındayız. Dosya kapsamında şüpheli olan herkes hakkında etkin bir soruşturma yürütülsün. Dosyada Dina’nın ölümünün ardındaki maddi gerçeklik aydınlatılsın. Bütün taleplerimizin ara kararlarla reddedildiğini de açıklamak isterim. Diğer şüpheliler arasında bağlantı kurulamazsa dosya kapsamında Dina’nın söylediği şeylerin peşine düşülmezse ve Karabük’te ne yaşandığının Dina’nın çıplak ayakla o bodrumdan koşar adımlarla istinat duvarlarından atlaya atlaya neden sokağa çıkıp, önüne gelen ilk aracı durdurup, karanlık bir otobanın kenarında Filyos Çayı’nın yanında o araçtan niçin inmek istediğinin aydınlatılması mümkün olmazsa; bu dosyada somut gerçeklik açığa çıkamaz” dedi.

‘MAHKEME HEYETİNİN İTHAMLARIYLA KARŞI KARŞIYA KALDIK’

Dina’nın telefonunda yapılan incelemelerde Karabük’te ırkçılığa maruz kaldığını ve cinsel tekliflerin bulunduğunu ifade eden Aktepe, “Buna ilişkin duruşmada yazışmaların aydınlatılmasını talep ettiğimiz çeşitli beyanlarda bulunuyoruz. Bugün duruşmada tam da bilirkişi raporlarına, tıpkı bahsettiğimiz çerçevede geçmiş olan bu beyanları söylediğimiz için mahkeme heyetinin ithamlarıyla karşı karşıya kaldık. Mahkeme heyeti, Türkiye’de ırkçılığın kesinlikle olmadığını, bir ırkçılık söz konusu olsaydı şayet binlerce göçmen öğrencinin burada okumayacağını söyledi. Kaldı ki burada Dina’nın ölümünden sonra da kaydını aldıran birçok göçmen öğrenci olduğunun gayet farkındayız. Türkiye’de göçmenlerin nasıl bir ırkçılığa maruz kaldığının farkındayız” diye konuştu.

Yorum yapın